NOW Gazetsinde yönetim kurulu başkanımız Cengiz Şıklaroğlu’nun röportajı yayınlandı.
1. Offshore’a nasıl merak saldınız?
Spor bende eskiden beri süregelen bir merak. Küçüklüğümden beri sporun içindeyim diyebilirim. Zaten uzun zamandır motorsporlarının da içindeydim. Türkiye’de birçok otomobil yarışına ve organizasyonuna katıldım, evimde 40’ın üzerinde kupa var. Offshore’a girmem ise biraz da üretici olmamdan kaynaklanıyor. Karada yıllarca yarıştım, biraz da suda yarışayım dedim ve kendi ürettiğim tekne ile offshore’a katılmaya başladım. 2009’dan beri yarışmaya devam ediyorum.
2. Türkiye’de offshore nasıl bir noktada?
Offshore’un, Türkiye’de düzenlenen en başarılı motorsporu organizasyonu olduğunu düşünüyorum. Dünya Offshore 225 Şampiyonası’nın Samsun’dan Mersin’e kadar birçok şehirde ayakları bulunuyor. Organizasyon gücü ve katılımcı yoğunluğu olarak fena bir noktada değil ancak PR ve tanıtım açısından henüz istenen seviyeye gelemedi offshore.
3. Birinci olmak mı, yarışmak mı?
İkisi de. Spor sadece birincilik kovalamak değil, yarışmak ve o dünyayı hissetmektir. Orada yer almak, o heyecanı yaşamaktır offshore. 2009’dan beri yarışıyorum ve yarışlardan çok keyif alıyorum. Birinci olduğumda elbette emeklerin karşılığını almanın hazzını da yaşamış oluyorum ancak birinci olamadığımda da spor anlamsız gelmiyor.
4. Teknenin içindeyken neler hissediyorsunuz?
Teknenin içi bambaşka bir dünya. Yarıştığımız tekneler fiberglas & karbonfiber gövdelere sahip, 225 hp motorla 90 mil/s sürate çıkan tekneler. Otomobil yarışlarına yıllarını vermiş, bugün bile zaman zaman yarışan biri olarak diyebilirim ki, teknenin içinde 150 km/s süratle viraja girmek, spor bir otomobilde 350 km/s süratle gitmekten daha heyecanlı. Tekne yarışlarının riski tüm kara yarışlarından daha yüksek. Kara yarışlarında en güvensiz zemin rallilerin toprak parkurlarındadır. Değişkenliği nedeniyle yarış esnasında, antrenman turunda gördüğünüzden daha farklı bir zeminde yarışırsınız. Fakat offshore su üzerinde yürüdüğü için çevresel etkenlerden çok fazla etkilenir. Girdiğiniz virajlar her turda değişir, uzaklardan geçen bir gemi bile yarıştığınız parkurun kimliğini değiştirebilir. Zeminin gevşekliğinin yanında öndeki teknelerin spreyi ve arkalarında kalan çürük su tabir ettiğimiz bozuk zemin de işi zorlaştıran etkenlerdendir. Yarış teknesinde klima da bulunmadığından kokpitte ısı 60° C’ye kadar çıkabilir. Yani teknenin içinde hissettiklerimiz, dışarıdan görünenden çok daha fazlası.
5. Adrenalin size, hayatınıza neler katıyor?
Adrenalin hem özel, hem iş yaşamımı derinden etkiliyor diyebilirim. Adrenalini seven insanlar iş dünyasında da cesur kararlar alabilirler. İş yaşamında başarılıysam, Angel Yachts bugün sektöründe önemli bir marka haline geldiyse bunda adrenalin tutkunu olmamın etkisi çok büyüktür.
6. Bu sporu yapmak için nasıl bir fiziksel kondisyon gerekli? MyClub’da haftada kaç saat çalışıyorsunuz?
60° C’lik bir kokpitte, ortalama 120 km/s süratle, büyük riskler alarak 45 dakika boyunca yarışıyorsanız, ihtiyaç duyacağınız en önemli şey kondisyon olur. MyClub’da günde birer saatten haftada beş saat çalışıyorum.
7. Sporun başka dallarıyla da uğraşıyor musunuz? Düzenlediğimiz etkinliklere ya da özel derslere katılma fırsatı buluyor musunuz?
Motorsporlarından dövüş sporlarına kadar birçok sporla ilgileniyorum. Fitness ve body building yanında kick box ile de ilgileniyorum. MyClub’da Erinç Taşdemir ile özel ders niteliğinde çalışıyorum.